3. Uluslararası Yeditepe Bienali'nde Küratörlük Üzerine Düşünsel Okuma: Sirkeci Garı Ambarları'ndan Fatih Mehmet Ömeroğlu ile Canlı Yayın

3. Uluslararası Yeditepe Bienali kapsamında canlı olarak yayımlanan söyleşi serisinin üçüncü oturumu, Sirkeci Garı Ambarları'nda gerçekleşti. Küratör Fatih Mehmet Ömeroğlu ve moderatör Nimet İpek'in katılımıyla düzenlenen programda, küratöryel sürecin düşünsel ve kavramsal temelleri kapsamlı biçimde ele alındı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın himayelerinde, Fatih Belediyesi ile Klasik Türk Sanatları Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği 3. Uluslararası Yeditepe Bienali, yalnızca görsel sanatları sergilemekle kalmıyor; aynı zamanda bu eserlerin ortaya çıkış sürecini şekillendiren kuramsal temelleri, düşünsel yaklaşımları ve entelektüel arka planı da gün yüzüne çıkarıyor.

Bu çerçevede düzenlenen “Yeditepe Bienali Konuşmaları” serisi, sanat üretiminin görünmeyen yönlerini tartışmaya açan önemli bir platform olarak bienalin entelektüel omurgasını oluşturuyor. Serinin üçüncü oturumu, İstanbul’un tarihî mekanlarından biri olan Sirkeci Garı Ambarları’nda gerçekleştirildi.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin desteğiyle düzenlenen bu özel oturumun konuğu, küratör Fatih Mehmet Ömeroğlu oldu. Moderatörlüğünü Nimet İpek’in üstlendiği, birden fazla konuşmacı ve soru yönlendiriciyle yürütülen çoklu moderasyon yapısı söyleşinin zenginleşmesini sağladı.

Etkinlikte bir bienalin salt bir sergi olmaktan öte, entelektüel bir kurgu, tarihsel bir okuma ve kavramsal bir düzenleme olduğu vurgulandı. Fatih Mehmet Ömeroğlu’nun aktardığı küratöryel süreçler yalnızca teknik ve lojistik aşamalardan ibaret değil; aksine düşünsel kararlar, kültürel yönelimler ve mekana özgü anlam üretimleriyle örülü bir yapıya sahip.

Ömeroğlu, Yeditepe Bienali’nin özellikle İstanbul’un tarihî dokusuna ve klasik sanat mirasına yaslanarak şekillendiğini, bu yönüyle sadece sanatçıların değil, küratörlerin de İstanbul’la ilişki kurma biçimlerinin önemli bir belirleyici olduğunu ifade etti. Mekanın atmosferiyle örtüşen bu içerik izleyicilere küratörlüğün duygusal, estetik ve kavramsal yönlerini birlikte düşünme imkânı sundu.

Program boyunca küratörlüğün bir tür hikâye yazımı olduğu, sergilenen her eserin ardında bir anlatı inşa edildiği fikri öne çıktı. Bu anlatının hem sanatçılarla hem mekanla hem de izleyiciyle kurduğu çok yönlü bağlar üzerinden değerlendirildi. Bienalin tematik çerçevesi, tarihî sürekliliğe verdiği önem ve çağdaş sanatla klasik sanat arasında kurduğu bağ da tartışmanın merkezinde yer aldı.

“Bir bienalin arkasındaki düşünsel emeğe yakından bakmak ister misiniz?” sorusuyla duyurulan söyleşi geniş bir izleyici kitlesi tarafından takip edildi. Hem sanatla profesyonel düzeyde ilgilenenler hem de sanatı düşünsel bir uğraş olarak gören katılımcılar için ufuk açıcı bir oturum niteliğindeydi.

Yeditepe Bienali Konuşmaları’nın üçüncü oturumu yalnızca bir söyleşi değil, aynı zamanda küratörlüğün bir sanat biçimi olarak yeniden düşünülmesine vesile olan bir buluşma olarak öne çıktı. Söyleşinin tamamı Yeditepe Bienali’nin resmî YouTube kanalında izlenebiliyor.

Seri önümüzdeki haftalarda farklı başlıklarla, yeni konuklarla ve zengin içeriklerle devam edecek. Bienalin kültürel ve düşünsel zemini bu oturumlarla her geçen gün daha da derinleşiyor.

“Yeditepe Bienali Konuşmaları” programımızın üçüncü oturumunu izlemek için: https://www.youtube.com/live/5iGr8lHrRzE?si=dYGvnh5mapPVGjWO